8. KYBELE’YE NE OLDU?
Resim 73 – Attis'i simgeleyen Şubat ile Mayıs ayları arasında çiçek açan gelincikler (Anemone coronaria)
Birbirlerinden Etkilen İnançlar ve Kybele
Romalıların M.Ö. 204 tarihinde Phrygia'daki Pessinus (Ballıhisar)'dan ya da Pergamon’dan alıp Roma'ya götürdükleri tanrıça Kybele aslen Anadolulu bir tanrıça idi. Romalılar gibi Hellenler de tanrıçayı benimseyerek çeşitli kentlerde, özünü değiştirmeden başka isimler, başka görünümler altında ona saygıyla tapınmışlardır. Balkanlardan Anadoluya gelen Phrygia’lılar da bu tanrıçayı yeni vatanları Anadolu'da bulmuş ve belki de ona kendi Ana Tanrıçalarının özelliklerini de katarak tapmaya devam etmişlerdi. Bunun en açık kanıtı, Phryglerden önce Anadolu toprakları üzerinde yaşamış olan Hititler'de bu tanrıçaya tapınıldığını gösteren yazılı ve arkeolojik delillerin varlığıdır. Hatta Hititler öncesi Anadolu'da, yani Kültepe çağında bile Kubaba adlı Ana Tanrıça'nın var olduğu tespit edilmiştir.
Kuzey Suriye belgelerinde, özellikle de Karkamış belgelerinde tanrıça Kubaba'nın çok sık olarak bahsedildiğini, buna karşın Mezopotamya'nın binlerce tabletlik arşivlerinde Kubaba adının pek az göründüğünü, ancak MÖ 3. bin yıl ortalarına ait bir belgede Kubaba isminin geçtiği bilinmektedir.
Prehistorik devir Anadolu'sunun önemli kazı yerlerinde özellikle Çatalhöyük ve Hacılar (MÖ 6500-5650) Neolitik kültürlerinde ortaya çıkan tanrıçanın tasvir biçimleri, aslanları, tahtı, doğuruculuk niteliği kendisinden sonraki devirlerin tanrıça düşüncesinde ve tasvirlerinde de sadık bir biçimde korunmuş ve sevilmiştir. Bundan dolayı Kubaba’nın Anadolu'da, özellikle Çatalhöyük ve Hacılar neolitik kültürlerinde doğduğu fakat önemini 2. bin yılda Karkamış'da kazanmış olduğu hatta buranın en önemli tapınma yeri olduğu söylenebilir. MÖ 1000 yılında da tanrıça aynı kentte önemini sürdürmüştür. Dolayısıyla Ana Tanrıçanın asıl vatanı Anadolu’dur. Aksi halde Çatalhöyük ve Hacılar'daki tasvir biçimleri olan, iki parsın veya kaplanın koruduğu tahtına oturmuş Ana Tanrıça heykelcikleri, geç devirdeki benzerleri göz önüne alındığında başka hangi anlama gelebilir? Bu tasvir biçimi onun tarihsel gelişim süreci içinde değişmeyen niteliğinin, yani Vahşi Hayvanların Egemeni gücünün sembolüdür.
Roma çağının Magna Mater'i, Hellen kültürünün Kybele'si aslında Hititler devrinin Kubaba'sı idi. Ve Kubaba'nın da vatanı Anadolu idi. Ancak bu sonuca Çatalhöyük ve Hacılar gibi neolitik kültür yerleşmelerinden elde edilen arkeolojik kıyaslamalara dayanılarak yapıldığını unutmamak gerekir. Neolitik çağda yazı olmadığından bu tanrıçanın adının Kubaba olup olmadığından emin değiliz. Bildiğimiz, Çatalhöyük ve Hacılar tanrıçasının, göze çarpar şekilde belirtilmiş üreme organları ve vahşi hayvanlarla tahtta oturmuş olması gibi tasvir biçimleri kendisinin bir "Ana Tanrıça" ve evrensel "Doğa Tanrıçası" olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Doğadaki bereketi ve yaşamı, sevgilisi genellikle oğlu veya kardeşi olan bir bitki tanrısı ile aşk yaparak (kutsal evlilik) sağlayan Ana Tanrıça motifi ilk kez nerede ortaya çıkmıştı? Çok yanıtlı bir sorudur bu. Batı düşüncesinin uygarlığı Mezopotamya’da başlatan ve Yunanistan-Anadolu-Roma rotalarıyla ilerleten tarih anlayışı yaygın olarak kabul görse de doğa olaylarına, dünyanın farklı bölgelerindeki farklı toplumlar, aynı tepkiyi vererek birbirlerinden bağımsız bir şekilde aynı kültürü yaratmış, aynı romanı yazmış olabilirler. Örneğin bereket getiren Ana Tanrıça soyutlamasının, kabul edilenin aksine Mezopotamya’da değil Anadolu’da başladığı yönünde heyecan verici bulgular ortaya çıkmıştır. Tek başına Göbeklitepe bile tarihin yeniden yazılmasını gerektirecektir belki de.
Paleolitik Çağ’dan başlayarak insan, doğa olayları karşısında bir düzen ve anlam arayarak bu güçleri tanrılaştırmıştır. Bu soyutlama yoluyla olgunlaştırdığı ritüeller için yeniden somutlamaya giderek insan formunda figürin ve heykeller yaratmıştır. Avcı-toplayıcı toplum biçiminde erkek ilahların fallik(erkeklik organı) sembolleri ön plandayken tarıma dayalı yerleşik düzene geçildikçe toprakla özdeşleştirilen kadın ön plana çıkmış ve ana tanrıça inancı doğmuştur. Ancak dölleyici erkek, arka plana atılmamış ve tanrıçanın sevgilisi olarak bereket kültünün bir parçası olmuştur.
‘Anadolu Efsaneleri’ kitabında, Anadolu Tanrıçası Kybele’nin adının Hübel’e çevrilerek Mekke’deki Kâbe’ye dikildiğini anlatan Halikarnas Balıkçısı ‘kıble’ sözcüğünün de Kâbe’deki Kybele Tanrıçasından geldiğini söyler.
Resim 74 - Kybele/Artemis heykeli, sanatçı Mihail Chemiakin Mimi Ferzt Gallery-Soho-NY City
KAYNAKÇA
Fatmagül Berktay – Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
Friedrich Engels - The Origins of the Family, Private Property and the State,1884
Friedrich Engels - Kadın ve Aile
B.M. Metzger & M.D. Coogan - "The Oxford Companion to the Bible", Oxford University Press, New York, NY, (1993)
Halikarnas Balıkçısı - Anadolu Efsaneleri
Halikarnas Balıkçısı - Anadolu Tanrıları
Lynn E. Roller – Ana Tanrıçanın İzinde
Ömer Çapar – Roma Tarihinde Magna Mater (Kybele) Tapınımı
Seher Selin ÖZMEN – Anadolu’da Ana Tanrıça Kültü, Humanitas, 2016; 4(7): 381-397
http://arkeokur.tumblr.com/post/26563561294/kibelenin-seyahati
http://www.metinsert.com/?&Bid=778966
http://mitoloji-mithology.blogspot.com.tr/2008/12/kybele-ve-attis.html
http://www.carnaval.com/cybele/
http://www.ancient.eu/Cybele/
http://www.getty.edu/Search/SearchServlet?col=getty&nh=10&qt=cybele
https://ahmetustanindefteri.blogspot.com.tr/2014/03/ana-tanrica-inanisi-venus-heykelleri.html
http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?KartNo=58226&Yazar=Yal%E7%FDn+Yusufo%F0lu
http://semasandalci.blogspot.com.tr/2010/05/eski-romada-babann-aile-uzerindeki.html - Eski Roma’da Babanın Aile Üzerindeki Otoritesi ve ve Kadının Aile İçindeki Yeri ile ilgili Genel Bilgi